Şenay Gürler ve Özgün Çoban tiyatro sahnesinde buluştu
Akşam Gazetesi'nden Ali Demirtaş'ın röportajı... TÜM OYUN BOYUNCA TARTIŞIYORUZ Oynadığınız karakterler ve bu oyun/metin hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyim? Şenay Gürler: Oyunun birincil okumasını yaptığımızda fiilen fazla etkilenmiştim.
Akşam Gazetesi'nden Ali Demirtaş'ın röportajı...
TÜM OYUN BOYUNCA TARTIŞIYORUZ
Oynadığınız karakterler ve bu oyun/metin hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?
Şenay Gürler: Oyunun birincil okumasını yaptığımızda fiilen fazla etkilenmiştim. Yazarının İranlı bir kadın sığınmacı olması da beni keza etkilemişti. Oyunda etik nedir, Medea'ya kadar ahlak nedir, peki bayan ve etik nedir, soruları yer alıyor. Medea zaten bir mitos. Yüzyıllar önce yazılı, çok aşina, fazla manâlı bir mit. Böyle bir karakteri oynamak benim için son derece heyecanlandırıcı. Fazla kayda değer ve fazla güç bir kişilik. Herkesin basit basit kabullenebileceği bir kişilik değil. Çünkü çocuklarını, rakibini, kardeşini öldürmüş biri. Ahlaka göre böyle bir bayan nerede yer alıyor ve bu kadın niçin bunları yaptı? Oyun her tarafinda bunun tartışmasını yapıyoruz. Keza oyunun metni evrensel ve modern, bütün dünyayı ilgilendiriyor. Zaten Medea da evrensel ve üstüne oldukça çok tartışılan bir mit. Ayrıca feminist ayrıca de ahlak bakışı laf konusu. Toplumsal cinsiyetler bağlamında da okumalıyız bu metni.
Benzersiz Çoban: Bu oyun benim için de fazla özel bir metin oldu. Çünkü ahlak kavramını fazla fazla düşünen ve toplumsal etik üzerine kafa yoran biriyim. Dolayısıyla bu oyunda oynamak kesinlikle fazla heyecanlandırdı beni. Etik deyince akla ne geliyorsa oyunda da bunun karşılığı var; toplumsal etik, kişisel ahlak. Tüm bunlar zaman zaman yer değiştiriyor. Bazen Medea'nın ahlakı ara sıra de toplumun ahlakı, kadının, adamın ya da kocanın ahlakı... Bütün bunlar Medea'yı köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. İki çocuğunu öldüren bir kadın, yanına da etik var. Bunu yargılamak için bekleyen bir sürü insan var nedenini anlamadan...
BÜTÜN BİR PERFORMANS OYUNU
Karakterler arasındaki çatışma hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şenay Gürler: Yeşim Özsoy bir dünya kurdu. Ve o dünyanın içerisinde Özgün de ben de çok bambaşka yerlerde duruyoruz. Ben daha dram tarafındayım, ahlak olarak Özgün daha öbür bir yerde. Ortaya da haliyle çatışma ve çeşitlilik çıkıyor. Başta kendi içimde bunun nasıl olacağını çözememiştim lakin bunun gerçekte metne ve çatışmaya ne değin çok hizmet ettiğini ayrım ettim. öte taraftan bu iki perdelik bir oyun olamazdı diye düşünüyorum. Çünkü aranın arkasından her yerde benzer enerji ve duyguyu yetişmek zorlama olurdu.
Özgün Çoban: Bir yanda Medea'nın yaşadığı bir şart var apaçık ve buna dâhil olmaya çalışan bir Ahlak karakteri. Bu fiilen iyi bir çatışma oldu. Ben mesela Etik'ın hiçbir sözünün altına imzamı atacak bir adam değilim. Lakin toplumda insanların ahlakçı sözleri nereden söylediğini keşfetmek, garip bir serüvendi benim için. Aslında çelişkiler silsilesi. Tam bir performans oyunu bence bu, seyirci için de pek olacak.
BİRBİRİMİZİ SAHNEDE TANIDIK VE KALBİMİZİ AÇTIK
İlk defa bir projede bir araya geliyorsunuz, aradaki enerjiyi nasıl oturttunuz?
Şenay Gürler: Eşsiz ile oyun için başlangıçta dijitalde bir buluşma gerçekleştirdik. Üzerine konuştuk ve tartıştık. Dramaturjide Ferdi Çetin bize çok asistan oldu. Gerçekte kafamızı açacak şeyler anlattı karakterlerle ilgili. İkimizin süre geçirmesi ise daha çok sahnede oldu. Benzersiz ile birbirimizi biliyorduk olur ya ama daha evvelden tanışmıyorduk. Bu durumun da apayrı bir etkisi var. Bunun fazla hoş bir randevulaşma olduğunu düşünüyorum. Biz gerçekten birbirimizi sahnede tanıdık.
Benzersiz Çoban: Şenay Gürler gibi bir ressam ile bir araya gelmek benim için büyük bir mutluluk oldu. Biz ilk sahneye çıktığımız andan itibaren birbirimize kalbimizi açtık. Kendisiyle kastetmek çok sıcacık.
SEYİRCİ ARA SIRA MEDEA'YA KIZACAK ARA SIRA DE AHLAK'A
Oyunun izleyicide uyandıracağı hisler ve görüşler konusunda öngörünüz var mı?
Şenay Gürler: İzleyici ara sıra neşeli vakit geçirecek, ara sıra kafası karışacak. Kimi süre Medea'ya kimi vakit da Etik'a yargı verecek. Keza günümüzde bayan ve ahlak konusu bu değin konuşulurken bu oyunu oynamak benim için bir bayan olarak çok değerli. Seyircide de bir tutam soru işaretleri oluşturabilmenin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Böyle olacağına da inanıyorum.
Benzersiz Çoban: Seyirci mutlaka karakterlerde kendinden bir şey bulacak. Ara Sıra Medea'ya kızacak, Etik'a yargı verecek bazen de bütün tersi olacak, eminim. Günümüzde etik ve kadın tartışmasını çok yapıyoruz. Bundan Başka bunu maalesef yalnızca kadınların giydiği kıyafetler üzerinden yapıyoruz. Bunu bu dek basite indirgemek yerine, Medea ve Etik üzerinden tartışalım istiyorum.
TİYATRO EN KÜÇÜK HATAYI KALDIRMAZ
Tiyatro öteki türlerden daha mı değerli sizin için?
Şenay Gürler: Eşsiz de ben de öbür alanlarda da işler yapıyoruz, TV, sinema, dizi vs. Ama tiyatronun yeri benim için apayrı. Çünkü tiyatro oyuncunun er meydanı. Oyuncunun kendiyle daha çok uğraşacağı, savaşacağı ve kavga edeceği bir bölge olabiliyor. Tiyatroda her şey o andadır. Seyirci o andadır ve seyirci ile yüz yüzesinizdir. Etraf en minik bir hatayı kaldırmaz. Sinema bana kadar daha çok yönetmenin alanıymış gibi geliyor. Her şeyi o kurar, kurgular ve kendine tarafından bir dünya yaratır. Biz de oyuncu olarak onun dünyasına hizmet etmeye çalışırız. Natürel fakat tiyatroda da yönetmenin büyük katkısı var lakin oyuncu olarak bizler fazla ciddi bir çaba içine giriyoruz. Tiyatroda ara sıra bir kelimeye 'Burada ne çağırmak istedi'nin tartışmasını yapabiliyorsun ve bu kadar ayrıntıya girmen gerekiyor. Örneğin ben Medea ile nerede buluşuyorum veya buluşabiliyor muyum? Ahlakla nerede buluşuyorum ve nerede ona karşıyım? Bütün bunları detaylandırman ve kendinle çok daha fazla uğraşman gerekiyor. Birazcık hırpalıyoruz kendimizi. Benzersiz de ben de fiilen kendini hırpalayan oyunculardanız. Ben televizyonda yaptığımız işlerin de çok kayda değer olduğunu düşünüyorum. Lakin natürel daha tez üretilen ve tüketilen bir bölge. Birazcık uğraşırsınız ilk önce lakin rol oturduktan daha sonra her şey aynıdır, karakteri bilirsiniz vs. Kuşkusuz televizyonda seyirciye bir düğme ile ulaşıyor olmanın da başka bir etkisi ve avantajı var. Oysa tiyatro veya sinema bana daha bambaşka hazlar veriyor. Oyuncu olarak tiyatrodan daha fazla tatmin oluyorum. Sinemayı da aynı şekilde seviyor ve çok önemsiyorum.
Özgün Çoban: Dizi birazcık daha hazırlanmış yiyecek gibi. Fakat tiyatronun yeri bambaşka. Karakteri fiilen çıkarmakla ilgileniyorsun ve uzun bir süre harcıyorsun. Prova yapıyorsun vs. böylece ben de okuldan mezun olduğumdan beri her sezon tiyatro yapmaya çaba ettim. Benim için de sinemanın da ayrı bir yeri var. Lakin natürel orada yönetmenin dünyasına hizmet ediyorsun daha fazla. Yönetmenin kurduğu dünyanın içinde devinim sağlıyorsun oyuncu olarak. Ayrıca kalıcılığı ve kendi oyunculuğunun arşivlenmesi anlamında da özel bir yanı var kendimce sinemanın. Dizi azıcık daha 'popcorn'. Ben oynadığım şeyin ne olduğu, metnin ne olduğu, ne ve nasıl bir karakteri oynayacağımın gerisinde fazla koşan bir oyuncuyum. İçime çok sinmediği süre oynamayı da beceremiyorum. bu nedenle diziyle dargın-barışık tatlı bir diyaloğum var. Lakin tiyatro benim için her sezon mutlaka arayıp bulup, oynamak istediğim bir şey. Bazen denk geliyor, bazen de ben buluyorum. Tiyatro aşk biraz da. üstelik –maddesel kaygılar dışında- bu işe neden başladığımı düşündüğümde cevaplar hep tiyatro çıkıyor. böylece aşk.
ATHENA FARROKHZAD: "METNİMİN TÜRKÇE SAHNELENMESİ ÖZEL HİSSETTİRİYOR"
"Metnimin diğer ortamlarda, başka dillerde ve başka coğrafyalarda gezi ettiğini bakmak benim için tekrar tekrar harika bir armağan. Tahran'da doğmuş biri olarak Türkiye kalbime yakın, bu yüzden metnimin Türkçede sahnelenmesi daha özel hissettiriyor. Hem oyuncular Şenay Gürler, Eşsiz Çoban ve oyunun yönetmeni Yeşim Özsoy konusunda ise sanatlarını benimkiyle ustaca birleştirecek akıllı ve tecrübeli ellere bıraktığımı düşünüyorum. öte taraftan GalataPerform bana İsveç Sanat Konseyi aracılığıyla tanıtıldı. Şahane bir rastlama oldu ve devam edeceği için mutluyum."
FACEBOOK YORUMLAR