Mustafa Şentop: Halkta kutuplaşma yok haberi

Mustafa Şentop: Halkta kutuplaşma yok, Gündem Haberleri.

Mustafa Şentop: Halkta kutuplaşma yok haberi
22 Ocak 2022 - 13:15
Mustafa Şentop: Halkta kutuplaşma yok, Gündem Haberleri. İşte o detaylar;

TBMM Başkanı Şentop, "Halkın içinde bir kutuplaşma yok. İnsanlar birbirine saygı içinde yaşıyor, eskiden de böyleydi. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir ama aynı ülkede yaşıyoruz. Hepimiz Türkiye'nin daha müreffeh bir ülke olması için çalışıyoruz" dedi. Şentop keza, sosyal medyada hukuki düzenlemeler ihtiyaç olduğunu söyledi.

Sanat, tarih ve kültür konulu Beyoğlu Sohbetleri ’nin bu ayki konuğu TBMM Başkanı Mustafa Şentop oldu. Programda, başkanlık sistemine ilişkin değerlendirmelerde yer alan Şentop, “Vesayetçi sistemi tasfiye etmenin yolu, dışarıdan müdahaleyle hükümet kurup, düşürmeyi engellemek, hükümeti ilk elden milletin seçmesini sağlamaktır. İşte bu yeni getirdiğimiz sistemin esas özelliği budur. Bu sistemde müdahale edip, hükümet yıkma ya da kurdurtma imkanı değil” dedi.

Pera Palas'ta gerçekleştirilen etkinliğe dini kanaat önderleri, milletvekilleri, başkonsoloslar, rektörler, gazeteciler, sanatçılar, siyasi partilerin ilçe temsilcileri ve fazla sayıda ayrı iş gruplarından kişiler yer aldı. Programda kültür, sanat, hukuk ve güncel gelişmeler ele alındı. Soru, cevap biçiminde ilerleyen Beyoğlu Sohbetleri ’nin moderatörlüğünü Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız yaptı. 

1961 Anayasası güçsüzleştirmiş
Gündeme ilişkin katılımcılardan gelen çok sayıda soruyu cevaplayan Şentop, başkanlık sistemine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Demirel ’in sözünden örnek veren Şentop, “1961 Anayasası Türkiye ’ye yeni herzamanki parlamenter sistem diyebileceğimiz bir sistem getirmiş. Bu sistem, hükümeti büyük ölçüde güçsüzleştirmiş.  Yürütmeyi güçsüzleştirmiş bir sistem. Türkiye 1965 ’lerden itibaren bunun farkında varıyor. Mesela, Süleyman Demirel ’in “bu tüzük ile memleket idare edilmez” diye bir sözü vardır. Bu laf gerçekten 60 ’lı yıllarda bir tecrübeye dayanıyor. Anayasa yürütmeyi, hükümeti fazla kısıtlıyor. Türkiye ’de 1970 ’lerin başından itibaren fazla yoğun bir şekilde başkanlık, güya başkanlık sistemi tartışmaları var. Yani Türkiye ’de başkanlık sistemi birdenbire, bir gece veya birkaç siyasetçinin, cumhurbaşkanımızın aklına gelmiş de yapılmış bir meslek değil, tartışılan bir konu” dedi.

28 Şubat sürecini andıran Şentop, “Parlamenter sistem Türkiye ’de bizim vesayet sistemi diye ifade ettiğimiz tescil dışı siyaset yapan bürokratik unsurların siyasete müdahale etmesi, girmesine imkan karşılayan bir sistem olmuş. Parlamento üzerinde bir baskı belirlenmiş. İstedikleri hükümeti kurup, istediklerini yıkmışlar. 28 Şubat'ta bu olayların aynısını yaşadık. Bunun sebebi hükümetin parlamento içinden çıkıyor olmasıdır. Biz halk müziği olarak hükümeti seçmiyoruz, parlamentoyu seçiyoruz. Hükümet parlamentonun içinden çıkıyor, parlamento içi dengelere tarafından oluşuyor. O dengelere gücünüz varsa müdahale ettiğinizde hükümet kurup, düşürebiliyorsunuz. 28 Şubat ’ta bunu gördük" diye konuştu. 

Başkanlık sisteminin artılarından bahseden Şentop, "Vesayetçi sistemi tasfiye etmenin yolu, dışarıdan müdahaleyle hükümet kurup, düşürmeyi engellemek, hükümeti doğrudan milletin seçmesini sağlamaktır. İşte bu yeni getirdiğimiz sistemin esas özelliği budur. Parlamentoyu öbür seçiyoruz, hükümeti bambaşka seçiyoruz, bunu aracısız olarak ahali seçiyor. Bu sistemde müdahale edip, hükümet yıkma veya kurdurtma imkanı değil. Türkiye bu noktaya bu süreçleri yaşayarak geldi ve nihayetinde bu imkan ortaya çıktı ve bu sisteme geçildi. Cumhurbaşkanımız, ‘20 yıldır tercih kazanıyoruz, yönetiyoruz. Bu sistem içerisinde böyle devam edebilir ’ diyebilirdi. Ama burada bir istikrar var fakat bu kararlılık şahsa emrindeki. Bu sistem istikrarı kurumsallaştırıyor. Salgın süreci istikrarı kuvvetsiz olan ülkelerde başlangıçta fazla daha fena yaşandı. Başlangıçta, kısa süreli hükümetlerin çok sayıda partinin katıldığı koalisyonların olduğu hükümetler ya da arka arkaya seçim yapmak zorunda kalan ülkeler salgın sürecini yönetmede sıkıntılar yaşadı. Dünyada da çoğu Avrupa ülkesi dahi daha kararlı hükümet üretmenin yollarını tartışıyor, düşünüyor. Türkiye bir öngörüyle hareket etti. Bu sistem değişikliyle Türkiye, siyasi istikrarı kurumsallaştırdı ve kalıcı ülkü getirdi” ifadelerini kullandı. 

 Başkanlık sistemini otomobil örneği vererek anlatan Şentop şunları söyledi:

"Türkiye'deki vesayetçi sistemi anlatırken şu örneği veriyordum; Sürücü eğitimi verilen otomobiller var. Bu otomobillere dışarıdan baktığınızda trafikteki adi otomobiller gibi, ama bir farkı var. Bu otomobillerde sağ taraftaki kişinin de arabulucu kumanda etmesini sağlayan mekanizmalar var. Debriyaj, gaz, fren gibi mekanizmalar var. 1961'deki vesayetçi sistem böyle bir sistemdi.

"Seçimi kazanıp sürücü koltuğuna oturanlar arabayı ben kullanıyorum zannediyor, basıyor gaza pat diye otomobil yavaşlıyor, kendisi frene basmadığı halde araba yavaşlıyor, niye? Yanındaki adam müdahale ediyor. İşte vesayetçi dediğimiz şey, bürokratik oligarşik yapı bu sağda oturan adam. Türkiye ’deki sistem böyleydi"

“Tayyip Erdoğan gelince ne yaptı, yanındaki adamla kavga etti, dedi ancak 'sen karışma, millet beni seçti ben kullanacağım arabayı'. Yanındaki adam karışınca kavgasını arttırdı. İş ilerledi kapıyı açtı, yan adamı aşağıya attı. Yanındaki o mekanizma durduğu sürece, adamın oturduğu yer fazla çekici."

FETÖ'cüler sağ taraftaki koltuğa oturmak istedi
Şentop, "Fetöcüler de sağ taraftaki koltuğa oturmak istediler. Onların amacı sol koltuğa, şoför koltuğuna oturmak yok, çünkü sürücü koltuğuna oturursan biraz sonra inebilirsin, fakat sağ tarafa oturursan hiç kalkmazsın. Yapılması gereken sağ taraftaki koltuğu sökmektir. Bunu sökersek arkaya oturanla sağ tarafa oturan arasında fark kalmaz. İşte bu hükümet sistemi değişikliği sağ taraftaki mekanizmayı sökmektir. Bu sistemle bu gerçekleştirilmiş oldu" dedi. 

Salgın sürecine ilişkin konuşan Şentop, “Bize insanların birbirine ne dek bağımlı olduğunu gösterdi. Küreselleşme dediğimiz olguyu ilk olarak paranın, malların küreselleşmesi diye algılıyorduk. sonra insanların küreselleşmesi, bağımsızlık dolaşımı bağlamında almaya başladık. Ama salgınla gördük ki hastalıklar, virüsler de küresel. Çin ’de ortaya meydana çıkan bir virüs dünyayı fazla kısa bir zamanda dolaştı. Hastalıklar, salgınlar küreselse tedavilerin de öncelikle aşı olarak üzere küresel olması lazım. Ama o noktaya bütün olarak gelemedik. Afrika ’da aşılanma oranı hala yüzde 10 ’nun altında. Ama tüm Almanları, Fransızları, İngilizleri üç, beş kez aşılasanız Afrika ’da bir ülkede çıkan yeni bir değişim birkaç gün içerisinde gelip Hollanda ’da ve Almanya ’da da görülüyor. Dünyada birimizin sağlığı hepimizin sağlığı haline geldi. Salgın sürecinin insanlara azıcık daha hakkaniyet ölçülerinde ve geçmiş tecrübelerden birtakım sonuçlar çıkarma noktasında yardımcı olacağını ümit ediyorduk. İnşallah birtakım neticeler çıkarılmıştır” ifadelerini kullandı. 

BM eleştirisi
Bu süreçte Türkiye ’nin birçok noktada dünyadaki değişim ve mutasyon kavşağını iyi anlamış bir ülke olarak hareket ettiğini bildiren Mustafa Şentop, “Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan BM ile ilgili ‘dünya beşten büyüktür ’ sözünü ilk söylediğinde fazla gerçekleşmesi imkansız, gerçek dışı bir şeymiş gibi algılandı. Ama acilen ilk önce BM olmak üzere çoğu ülke ve siyasetçi BM ’nin bitmiş yapılandırılmasından bahsediyor. Önümüzde, sadece 2 ’nci Dünya Savaşı ’nın galiplerinin yönettiği bir dünya değil. İki kutuplu dünyaydı, bundan böyle şu anda kutupsuz veya fazla kutuplu dünya söylemleri var. Bunu Ukrayna ’daki gelişmelerde görüyoruz. Ukrayna ’ya askeri araç gereç, uçak gönderirken bakıyorsunuz bir takım NATO ülkelerinin hava sahası kullanılmıyor. Bunlar devlete ait açıklamalarda yok lakin bunu görebiliyorsunuz. Manâlı ülke yöneticilerinin kendi içinde çelişkiler olduğunu görüyorsunuz. Bunları sıradan karşılıyorum hayret verici yok çünkü öyle bir dönemden geçiyoruz fakat eskisi gibi bir akıl konforumuz, politika üretme, tavır belirleme konforumuz yok. Bazen gün içerisinde bile yeni politikalar belirlemek, tutumlar üretmek mecburiyetindeyiz. Lakin bu dünyayı bilmek, nereye evrildiğini görmekle başarılacak bir meslek” dedi.

Rusya ve Ukrayna değerlendirmesi 
Diyalog ve tartışma vurgusu yapan Şentop, “Tarih bize göstermiştir ancak bugüne değin çatışmalarla, katliamlarla, savaşlarla hiçbir şey elde edilememiştir. Hiçbir sorun çözülememiştir. İşte tüm sorunlar önümüzde, bu sorunlar üzerinden çoğu savaşlar geçmiştir ama hala çözülebilmiş yok. Uzlaştırma içerisinde yaşamak için münazara ve diyalog yoluyla sorunları ele almalıyız. İnşallah Ukrayna, Rusya arasındaki şu anki kriz barışçıl yollar münazara ve diyalogla çözülür. Yahut bölgemiz keza iki ülke hem de etraftaki ülkeler için de bunun hayırlı sonuçları olmaz” diye konuştu.

Halkın içine indiğinizde kutuplaşma yok
Türkiye ’nin daha da büyümesi için çalıştıklarını vurgulayan Şentop, “Bazen bana gazetecilerle görüşmelerimde ve televizyon programlarında ‘Türkiye ’de bir kutuplaşma var ’ diyorlar. Ben de kutuplaşmanın gerçekte siyasetçiler aralarında olduğunu söylüyorum. Siyasetçileri dinlediğinizde, takip ettiğinizde sahiden bir kutuplaşma varmış gibi gözüküyor. Fakat halkın içine indiğinizde kutuplaşma yok. Farklı görüşlerden halk bir arada, birbirlerine hürmet içinde yaşıyor. Fiilen bir zamanlar de böyleydi ama birazcık yukarıya çıktığınızda orada yapay bir kutuplaşma oluşuyor, oluşturuluyor. Türkiye uygulamalarda bunları büyük ölçüde aştı. Siyasi görüşlerimiz, fikirlerimiz ayrı olabilir lakin benzer ülkede yaşıyoruz. Hepimiz Türkiye ’nin daha da büyümesi, güçlenmesi insanımızın daha müreffeh olması için çalışıyoruz. Siyasi tartışmaları birbirimizi itip kakmak, hakaret etmek için bir zemin şeklinde görmemeliyiz” ifadelerini kullandı. 

Mustafa Şentop: Halkta kutuplaşma yok, başlık adı altında Geniş bir şekilde Haberin detayları ve bilgisi verildi. Kaynak takip edilmektedir, burası yeni bilgiler geldiğinde anlık güncellenecektir.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum