Prof. Dr. Ekim: "Çocuklarda ve erişkinlerde günlük alınan tuz miktarı, obezite ve hipertansiyon ilişkili bulunmuştur"
Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Çocuk Nefroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mesiha Ekim, “Çocuklarda ve erişkinlerde günlük alınan tuz miktarı, obezite ve hipertansiyon ile ilişkili bulunmuştur. Günlük diyetle alınan her gram tuzun, hipertansiyon riskini artırdığı belirlenmiştir” dedi.
Editör: Halk Ana Haber
12 Ekim 2022 - 13:52
Prof. Dr. Ekim: “Çocuklarda ve erişkinlerde günlük alınan tuz miktarı, obezite ve hipertansiyon ilişkili bulunmuştur”, Anlık Son dakika haberinden alınan bilgilere göre: Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Çocuk Nefroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mesiha Ekim, “Çocuklarda ve erişkinlerde günlük alınan tuz miktarı, obezite ve hipertansiyon ile ilişkili bulunmuştur. Günlük diyetle alınan her gram tuzun, hipertansiyon riskini artırdığı belirlenmiştir” dedi.
Çocuklarda hipertansiyon; doğuştan böbrek ve kalp hastalığı, bazı kronik hastalıklar, bazı ilaçların kullanılması gibi birçok nedenden ortaya çıkabiliyor. Ancak uzmanlar, son yıllarda çocuklarda hipertansiyona yol açan önemli faktörlerden birinin obezite olduğunu vurguluyor. Bu durumun toplum sağlını ilgilendiren önemli bir sorun olduğunu söyleyen Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Çocuk Nefroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mesiha Ekim, çocuklarda hipertansiyon hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
Çocuklarda her yaşta hipertansiyon görülebileceğini söyleyen Mesiha Ekim, “Doğuştan ya da sonradan gelişen böbrek, kalp, damar, hormon hastalıklarında hipertansiyon görülebilir. Hastalıklarla birlikte görülen bu tip hipertansiyon, ‘ikincil hipertansiyon’ olarak adlandırılır ve her yaşta ortaya çıkabilir. Bebek ve küçük çocuklarda daha çok doğuştan olan hastalıklar nedeniyle hipertansiyon görülürken, daha büyük çocuklarda sonradan gelişen hastalıklara bağlı hipertansiyon daha sık görülür. Bu gurupta kalıtım ve çeşitli çevresel faktörler etkili olmaktadır. Başka bir hastalık olmaksızın ortaya çıkan hipertansiyon ise ‘birincil hipertansiyon’ olarak isimlendirilir. Genellikle obez büyük okul çocukları ve ergenlerde görülür. Bu tipteki hipertansiyonun engellenebilmesi nedeniyle önemle üzerinde durulmaktadır. Son yıllarda tüm dünyada obezite oranının artmasına paralel olarak hipertansiyon oranı da giderek artmıştır. İlkokul 2’nci sınıf öğrencilerinde yapılmış olan ‘Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık Araştırması - COSİ TUR 2013’ çalışmasında, fazla kilolu çocuk oranı yüzde 14.2, şişman çocuk oranı yüzde 8.3 bulunmuştur. ‘COSİ TUR 2016’ çalışmasında ise bu oranların yüzde 14.6 ve yüzde 9.9 olarak arttığı belirlenmiştir” diye konuştu.
“Şişmanlıkla ilişkili hipertansiyon sinsi seyreder”
Hipertansiyonun altında yatan sebeplere değinen Ekim, “Çocuklarda hipertansiyon belirtileri, hipertansiyona neden olan bir hastalık olup olmamasına ve hipertansiyonun derecesine bağlı olarak değişmektedir. İkincil hipertansiyonda altta yatan hastalığın belirtilerine ek olarak farklı şiddette baş ağrısı, bulantı, kusma, baş dönmesi, burun kanaması, halsizlik, bulanık görme olabilir. Bu belirtiler bazen acil servise başvuracak kadar şiddetli olabilir. Bu guruptaki hastalar şiddetli bulgular nedeniyle daha erken tanı alırlar. Şişmanlıkla ilişkili hipertansiyon ise sinsi seyreder. Halsizlik, zaman zaman çok şiddetli olmayan baş ağrısı, bulantı, kusma, burun kanaması olabilir. Obezitenin metabolik değişikliklerine bağlı olarak çabuk acıkma, halsizlik ve uyuklama görülebilir. Bu belirtiler sıklıkla çocuğu rahatsız eden ancak doktora gitmeyi geciktirebilecek ölçüdedir. Bu guruptaki hastalarda bazen rastlantıyla sıklıkla da spor veya herhangi bir aktivite için sağlık raporu almak için başvurulduğunda yapılan ölçümlerle hipertansiyon fark edilir” ifadelerine yer verdi.
“Organ hasarı daha erken dönemde gelişebilir”
Doğuştan bazı böbrek ve kalp hastalıklarının, bazı kronik rahatsızlıkların, uzun süreli kullanılan bazı ilaçların, şişmanlığın, çocuklarda hipertansiyona neden olan risk faktörleri olduğunu dile getiren Ekim, “Şişmanlık önemle üzerinde durulan bir risk faktörüdür. Bu çocuklarda hipertansiyonun sinsi seyretmesi nedeniyle tanı gecikebilir ve buna bağlı olarak hedef organ hasarı daha erken dönemde gelişebilir” dedi. Ekim, hipertansiyonun genellikle kilolu çocuklarda görülme sebebini şu şekilde açıkladı:
“Aşırı beslenmeye bağlı şişmanlık, vücudun gereksiniminden fazla ve yanlış beslenme sonucu, harcanandan daha fazla kalori alınmasıyla gelişir. Şişman bireylerde fazla alınan maddelerden biri de tuzdur. Başlıca besin kaynaklarından ekmek ve diğer unlu besinlerin yapımında, et ürünlerinin ve hazır besinlerin işlenmesinde tuz kullanılmaktadır. Bu nedenle hazır besinlerden kontrolün dışında tuz alınmaktadır. Ev yapımı besinlerin hazırlanmasında alışkanlıklar ve kültürel farklılıklar kullanılan tuz miktarını etkilemektedir. Bilimsel olarak diyetle alınması gereken günlük tuz miktarı, her yaş için belirlenmiştir. Bununla birlikte çeşitli coğrafik ve kültürel bölgelerde yapılan araştırmalar bu önerilere uyumun yetersiz olduğunu göstermiştir. Çalışmalarda Türkiye’de diyetle fazla miktarda tuz alındığı saptanmıştır. Diyetle alınan fazla tuzun, kan basıncını yükselttiği bilinmektedir. Çocuklarda ve erişkinlerde günlük alınan tuz miktarı ile obezite ve hipertansiyon ilişkili bulunmuştur. Günlük diyetle alınan her gram tuzun, hipertansiyon riskini artırdığı belirlenmiştir.”
“Organ yetmezliklerine kadar ilerleyen hasarlara neden olabilir”
Çocuklarda meydana gelen hipertansiyonun tüm vücuda zarar verdiği bilgisini veren Ekim, “Hedef organlardaki istenmeyen olumsuz etkiler, erişkin yaşta daha sık görülmektedir. Ancak hipertansiyon kontrol altına alınmazsa geç çocukluk çağında başlayabilir ve erişkin yaşta devam eder. Damarlar, böbrek, kalp, göz, beyin zarar gören başlıca organlardır. Şişmanlık ve hipertansiyon, tek başına böbrekte hasar oluşturan durumlardır ancak birlikte olduklarında bu hasar daha çok ilerleyebilir. Hipertansiyonun zamanında ve uygun tedavi edilmemesi; böbrek, kalp, göz, beyin gibi organlarda geri dönüşümü olmayan ve hatta organ yetmezliklerine kadar ilerleyen hasarlara neden olabilir” ifadelerini kullandı.
"Fazla kilolu ve şişman çocuklar ilk fırsatta konunun uzmanları tarafından değerlendirilmelidir"
Prof. Dr. Ekim, fazla kilo ve şişmanlığın çocuklarda hipertansiyon gelişiminde tek başına risk faktörü olduğuna dikkat çekerek, "Fazla kilolu ve şişman çocuklar ilk fırsatta konunun uzmanları tarafından değerlendirilmelidir. Tekrarlayan baş ağrısı, baş dönmesi, burun kanaması, bulantı, kusma, halsizlik doktora başvurulmasını gerektiren durumlardır. Bu yakınmaların şiddetli olması halinde, bulanık görme, çift görme gibi şikayetler olduğunda zaman kaybedilmeden hastaneye başvurulmalıdır. Çocuklarda hipertansiyona yol açan hastalıklar sıklıkla böbrek ve böbrek damarlarıyla ilişkilidir. Yanı sıra, hangi nedenle olursa olsun böbrek, hipertansiyonun zarar verdiği hedef organlardan biridir. Bu nedenle çocuklarda hipertansiyon, çocuk nefroloji uzmanları tarafından değerlendirilir ve tanı konur. Hipertansiyon tanısı alan çocuklar, uzman tarafından yapılan düzenli muayenelerle kan basıncı değerleri ve hedef organ bulguları açısından kontrol edilerek ve gerektiğinde kardiyoloji, göz gibi farklı branşlardan görüş alınarak izlenmelidir. Bu izlemin amacı, hipertansiyonu kontrol altına almak, çocuklukta ve erişkinlikte yaşam kalitesini sağlayabilmek ve organ hasarını önlemektir" açıklamasında bulundu.
Detaylı bir şekilde, Prof. Dr. Ekim: “Çocuklarda ve erişkinlerde günlük alınan tuz miktarı, obezite ve hipertansiyon ilişkili bulunmuştur” başlıklı haberin detayları ve bilgisi verildi. Benzer haberlere aşağıya kaydırarak bakabilirsiniz.
Çocuklarda hipertansiyon; doğuştan böbrek ve kalp hastalığı, bazı kronik hastalıklar, bazı ilaçların kullanılması gibi birçok nedenden ortaya çıkabiliyor. Ancak uzmanlar, son yıllarda çocuklarda hipertansiyona yol açan önemli faktörlerden birinin obezite olduğunu vurguluyor. Bu durumun toplum sağlını ilgilendiren önemli bir sorun olduğunu söyleyen Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezi Çocuk Nefroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mesiha Ekim, çocuklarda hipertansiyon hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
Çocuklarda her yaşta hipertansiyon görülebileceğini söyleyen Mesiha Ekim, “Doğuştan ya da sonradan gelişen böbrek, kalp, damar, hormon hastalıklarında hipertansiyon görülebilir. Hastalıklarla birlikte görülen bu tip hipertansiyon, ‘ikincil hipertansiyon’ olarak adlandırılır ve her yaşta ortaya çıkabilir. Bebek ve küçük çocuklarda daha çok doğuştan olan hastalıklar nedeniyle hipertansiyon görülürken, daha büyük çocuklarda sonradan gelişen hastalıklara bağlı hipertansiyon daha sık görülür. Bu gurupta kalıtım ve çeşitli çevresel faktörler etkili olmaktadır. Başka bir hastalık olmaksızın ortaya çıkan hipertansiyon ise ‘birincil hipertansiyon’ olarak isimlendirilir. Genellikle obez büyük okul çocukları ve ergenlerde görülür. Bu tipteki hipertansiyonun engellenebilmesi nedeniyle önemle üzerinde durulmaktadır. Son yıllarda tüm dünyada obezite oranının artmasına paralel olarak hipertansiyon oranı da giderek artmıştır. İlkokul 2’nci sınıf öğrencilerinde yapılmış olan ‘Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık Araştırması - COSİ TUR 2013’ çalışmasında, fazla kilolu çocuk oranı yüzde 14.2, şişman çocuk oranı yüzde 8.3 bulunmuştur. ‘COSİ TUR 2016’ çalışmasında ise bu oranların yüzde 14.6 ve yüzde 9.9 olarak arttığı belirlenmiştir” diye konuştu.
“Şişmanlıkla ilişkili hipertansiyon sinsi seyreder”
Hipertansiyonun altında yatan sebeplere değinen Ekim, “Çocuklarda hipertansiyon belirtileri, hipertansiyona neden olan bir hastalık olup olmamasına ve hipertansiyonun derecesine bağlı olarak değişmektedir. İkincil hipertansiyonda altta yatan hastalığın belirtilerine ek olarak farklı şiddette baş ağrısı, bulantı, kusma, baş dönmesi, burun kanaması, halsizlik, bulanık görme olabilir. Bu belirtiler bazen acil servise başvuracak kadar şiddetli olabilir. Bu guruptaki hastalar şiddetli bulgular nedeniyle daha erken tanı alırlar. Şişmanlıkla ilişkili hipertansiyon ise sinsi seyreder. Halsizlik, zaman zaman çok şiddetli olmayan baş ağrısı, bulantı, kusma, burun kanaması olabilir. Obezitenin metabolik değişikliklerine bağlı olarak çabuk acıkma, halsizlik ve uyuklama görülebilir. Bu belirtiler sıklıkla çocuğu rahatsız eden ancak doktora gitmeyi geciktirebilecek ölçüdedir. Bu guruptaki hastalarda bazen rastlantıyla sıklıkla da spor veya herhangi bir aktivite için sağlık raporu almak için başvurulduğunda yapılan ölçümlerle hipertansiyon fark edilir” ifadelerine yer verdi.
“Organ hasarı daha erken dönemde gelişebilir”
Doğuştan bazı böbrek ve kalp hastalıklarının, bazı kronik rahatsızlıkların, uzun süreli kullanılan bazı ilaçların, şişmanlığın, çocuklarda hipertansiyona neden olan risk faktörleri olduğunu dile getiren Ekim, “Şişmanlık önemle üzerinde durulan bir risk faktörüdür. Bu çocuklarda hipertansiyonun sinsi seyretmesi nedeniyle tanı gecikebilir ve buna bağlı olarak hedef organ hasarı daha erken dönemde gelişebilir” dedi. Ekim, hipertansiyonun genellikle kilolu çocuklarda görülme sebebini şu şekilde açıkladı:
“Aşırı beslenmeye bağlı şişmanlık, vücudun gereksiniminden fazla ve yanlış beslenme sonucu, harcanandan daha fazla kalori alınmasıyla gelişir. Şişman bireylerde fazla alınan maddelerden biri de tuzdur. Başlıca besin kaynaklarından ekmek ve diğer unlu besinlerin yapımında, et ürünlerinin ve hazır besinlerin işlenmesinde tuz kullanılmaktadır. Bu nedenle hazır besinlerden kontrolün dışında tuz alınmaktadır. Ev yapımı besinlerin hazırlanmasında alışkanlıklar ve kültürel farklılıklar kullanılan tuz miktarını etkilemektedir. Bilimsel olarak diyetle alınması gereken günlük tuz miktarı, her yaş için belirlenmiştir. Bununla birlikte çeşitli coğrafik ve kültürel bölgelerde yapılan araştırmalar bu önerilere uyumun yetersiz olduğunu göstermiştir. Çalışmalarda Türkiye’de diyetle fazla miktarda tuz alındığı saptanmıştır. Diyetle alınan fazla tuzun, kan basıncını yükselttiği bilinmektedir. Çocuklarda ve erişkinlerde günlük alınan tuz miktarı ile obezite ve hipertansiyon ilişkili bulunmuştur. Günlük diyetle alınan her gram tuzun, hipertansiyon riskini artırdığı belirlenmiştir.”
“Organ yetmezliklerine kadar ilerleyen hasarlara neden olabilir”
Çocuklarda meydana gelen hipertansiyonun tüm vücuda zarar verdiği bilgisini veren Ekim, “Hedef organlardaki istenmeyen olumsuz etkiler, erişkin yaşta daha sık görülmektedir. Ancak hipertansiyon kontrol altına alınmazsa geç çocukluk çağında başlayabilir ve erişkin yaşta devam eder. Damarlar, böbrek, kalp, göz, beyin zarar gören başlıca organlardır. Şişmanlık ve hipertansiyon, tek başına böbrekte hasar oluşturan durumlardır ancak birlikte olduklarında bu hasar daha çok ilerleyebilir. Hipertansiyonun zamanında ve uygun tedavi edilmemesi; böbrek, kalp, göz, beyin gibi organlarda geri dönüşümü olmayan ve hatta organ yetmezliklerine kadar ilerleyen hasarlara neden olabilir” ifadelerini kullandı.
"Fazla kilolu ve şişman çocuklar ilk fırsatta konunun uzmanları tarafından değerlendirilmelidir"
Prof. Dr. Ekim, fazla kilo ve şişmanlığın çocuklarda hipertansiyon gelişiminde tek başına risk faktörü olduğuna dikkat çekerek, "Fazla kilolu ve şişman çocuklar ilk fırsatta konunun uzmanları tarafından değerlendirilmelidir. Tekrarlayan baş ağrısı, baş dönmesi, burun kanaması, bulantı, kusma, halsizlik doktora başvurulmasını gerektiren durumlardır. Bu yakınmaların şiddetli olması halinde, bulanık görme, çift görme gibi şikayetler olduğunda zaman kaybedilmeden hastaneye başvurulmalıdır. Çocuklarda hipertansiyona yol açan hastalıklar sıklıkla böbrek ve böbrek damarlarıyla ilişkilidir. Yanı sıra, hangi nedenle olursa olsun böbrek, hipertansiyonun zarar verdiği hedef organlardan biridir. Bu nedenle çocuklarda hipertansiyon, çocuk nefroloji uzmanları tarafından değerlendirilir ve tanı konur. Hipertansiyon tanısı alan çocuklar, uzman tarafından yapılan düzenli muayenelerle kan basıncı değerleri ve hedef organ bulguları açısından kontrol edilerek ve gerektiğinde kardiyoloji, göz gibi farklı branşlardan görüş alınarak izlenmelidir. Bu izlemin amacı, hipertansiyonu kontrol altına almak, çocuklukta ve erişkinlikte yaşam kalitesini sağlayabilmek ve organ hasarını önlemektir" açıklamasında bulundu.
Detaylı bir şekilde, Prof. Dr. Ekim: “Çocuklarda ve erişkinlerde günlük alınan tuz miktarı, obezite ve hipertansiyon ilişkili bulunmuştur” başlıklı haberin detayları ve bilgisi verildi. Benzer haberlere aşağıya kaydırarak bakabilirsiniz.
FACEBOOK YORUMLAR